Halide Gök Şiirleri


Yüzleşme

Saklanmış hayallere dokunur
bazen hayat
bir oltanın ucunda
çengele takılan balığın çırpınması gibi
bir uçtan bir uca
savrulur insan bir süre
bu bir yüzleşme anıdır.

Acı çıkıp gelir ansızın
sevincini kenetlenmiş dişlerine
hapseden hüznü duyumsa yüreğinde
ruhunu serip kollarına
akıt gözyaşını ey dost!
bu bir taşma anıdır.

Gün yüzüne çıkar
esiri olduğun tortulanmış korkuyu
şu iflah olmaz günahların sorguyu
beklerken ey dost!
durma!
tut yakana yapışan nefreti
bu bir arınma anıdır.

Gecenin belirtisidir
mahmur gözlerle karşılanan sabahyıldızı
gündüzün telaşıdır
alışılmışlığın verdiği bedendeki devinim
farkına var ey dost!
önceki günün süprüntülerini silkmeye
bahşedilen gün fırsattır insana..

Halide Gök

.........

Rüyalardaki Düşsün

Yollarına düşüp düşüp
sana adadım tüm ümitlerimi

Simalardan çetrefilli ruhlara geçip geçip
izini sürüyorum çığırtkan gecelerde

Bir hastalık gibi nüksediyor hayalin
kaybolan benliğimde

Yokluğun her zerresinde
çığrından çıkan bir gönül ateşi
ümidim çatırdıyor sonsuz boşlukta

Halide Gök

Sen Bilmesen de

Gün ışığına çıkarıyorum
sana dair birikintilerimi
tek tek topluyorum
yüreğimin tüm parçalarını
soyuyorum giysilerimi
üşütüyor çıplaklığın
şimdi ben savunmasız ve
kırılgan bir çocuk

İşte! sen gün yüzünde
düşlerimden gerçekliğe
dönüştürdüğüm
bir tablo çerçevede

İnceleyip betimliyorum
varsıllığını
gözlerini, sık kirpiklerini
dudaklarını
çiziyorum yeniden..
nesnelerini olduğu gibi
aktarıyorum kağıtlara
dağınık odan,
taranmamış saçların
yenmiş, şekilsin tırnakların
ince uzun parmakların
hiç dokunmuyorum
hepsi yerli yerinde..

çözümleyip yorumluyorum
çetrefilli ruhunu
can alıcı sözlerin,sözcüklerin
törpülenmemiş duruyor
dudağının kenarında
rastlıyorum gizli gözyaşlarına
gömleğinin kokusunda
demek sende
ağlayabiliyorsun
demek seninde
yüreğinde kırlangıç sürüsü
göçüyormuş farklı diyarlara..
oysa ben sanmıştım ki..
oysa ben...
oysa…

Ölçüp biçtiyorum değerini
sabahları kahvaltıda
insan yüzlerinde
seni önemli kılan etmenleri
sıralıyorum maddeler halinde
kayboluyorum kişiliğinde
dingin yıldızlı gecelerde
şaheserim olup
salınıyorsun benliğimde
senli düşler sığdırıyorum
ömrümün kalanına
sen bilmesen de...

Halide Gök

Ne Zaman...

Ne zaman kollarıma sarsam sevinci
Korkuyorum...
Yüzümden çekip alınırsa gülümsemelerim,
Suskunluğa gebe kalırsa düşüncelerim,
Apansız düşersem bir siyah boşluğa,
İncinmiş yüreğimle kaçabilir miyim?

Ne zaman alışsam hüznün keskin çizgilerine
Korkuyorum...
Yürüyüp ruhumun labirentlerinde,
Yolunu kaybetmiş debelenirken,
Gelirse sevinç yanıbaşıma,
Bir deli rüzgara kapılıp,
Kollarıma ona yeniden açabilir miyim?

Aksimi Göremezken

Kalbimden sesler yükseliyor
çarptıkça kanım damarlarıma
dolu dizgin kısraklar koşuyor
garbiyelli baharlara

Seni duyumsarken gözlerimin içinde
kalbimden sesler yükseliyor
yüzümde alı al bir kızartı
güneşten bir parça almış
güne senin izlerini taşıyor

Göremezken sendeki aksimi
tutulmaya uğratıp o ışıkları
saklıyorum kendimden

Zaman bir sürgün gibi
geçip giderken
iki martı denizi unutup
aşk fısıldıyor kulaklarına gökyüzünün
yüreğime yerleştirirken hikayelerini
farkında değiller bakışların
onlara çevrildiğinin


 
Acının Anatomisi-I

Basit bir günün
avare geçen saatleri,
ıstırapla yoğrulmuş
bedenin acılarını taşıyor
sessiz duruşlarda
yakalanan geceye

Tüm akışıyla
geçiyorken zaman,
ansızın işgal edilmiş
yıkık bir şehir gibi
zapt edilmeye izin yok!
Pansuman ediliyor
tendirdiyot kokularıyla
ağrıyan yanım

Sızım sızım
voltalar atarken acizliğim
İnim inim
naralarla değişiyor
ifadesi çehremin
odak merkezi düşüncenin
ağrıyan yanım

Ateş böceklerinin
bir yanıp sönmesi gibi
ziyaret ediyor sancılarla geceyi
boncuk boncuk terler
akıtıyor tenime
ağrıyan yanım

Yeşil kırmızı zıtlıkla
renklerini buluşturuyorum
acının çekirdeğinin
Sessiz düşüncelere dalarken
can acısı sönüyor
göz bebeklerimde
nefes aldırıyor güne
ağrıyan yanım



Acının Anatomisi-II

İncinirim ayırdına varırken
yakalandığım hüzünlere
ilmik ilmik düğümlenir
sevinçlerim yitik günlere
tutarım nefeslerimi
hıçkırıklara eğinirken
saklarım damlalarımı
gözlerimin eşiğinde

Kanatlanıp süzülürken
anılar duygu boşluğunda
kopan çığlıklarım
çarpar duvarlarına ruhumun
kenetlenir tüm çizgilerim
acının iz düşümünde

Pencerelerimi kapatırken
gün ışığına
açılır kapılarım acının
bağlaşık duygularına
selamlayıp konuk ederim
sessizce
usul usul devinir umutsuzluk
her zerremde

Zaman boş bakışlarla takılırken
ayyuka çıkar sancılarım
parçalanıp yıkılan barajlarım
boşalırken yatağından gözyaşlarım
atarım taşlarımı bir bir
salınır masum çocuk
günlerin renklerinde


 
 
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol